10
Kas 2018
Basında OTMAG - "Musiki Antikaları Gün Yüzüne Çıkıyor" - Harun Karaburç

Musiki antikaları gün yüzüne çıkıyor

Türk musikisi tarihine ışık tutan iki yeni kitap Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı tarafından yayınlandı. Prof. Dr. Gülçin Yahya Kaçar’ın Yüzüncü Yılında Dârü’l-Elhân’a Armağan adlı kitabıyla editörlüğünü Prof. Dr. Nilgün Doğrusöz’ün üstlendiği Rauf Yekta Bey’in Musiki Antikaları adlı kitap Türk müziğinin geçmişine ayna tutuyor.

HARUN KARABURÇ

Günümüzde Türk musikisi tarihiyle ilgili özellikle akademik çevrelerde inceleme ve araştırmaların hız kazandığını söylemek mümkün. Eğitimi bir zamanlar yasaklanan Türk müziği bugün araştırmacılar için kaynak oluşturuyor. Ancak önemli olan bu kaynakları doğru okuyup değerlendirmek. Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı, Türk musikisinin tarihine ışık tutacak iki yeni kitap yayımladı. Gazi Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Dr. Gülçin Yahya Kaçar’ın hazırladığı Kuruluşunun Yüzüncü Yılında Dârü’l-Elhân’a Armağan, Osmanlı devletinin ilk resmi müzik okulu Dârü’l-Elhân’ın günümüze dair yansımalarını ele alıyor. Editörlüğünü İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı öğretim üyesi Prof. Dr. Nilgün Doğrusöz’ün üstlendiği İTÜ BAP destekli Rauf Yekta Bey’in Musiki Antikaları, Türk müziğinin hafızası kabul edilen Rauf Yekta koleksiyonunu ilk kez gün yüzüne çıkarıyor.

İLK KEZ YAYIMLANIYOR

Rauf Yekta Bey’in Musiki Antikaları’yla başlayalım. Türk müziğinin hafızası kabul edilen Rauf Yekta Bey’in arşivi tasnif edilerek bir bölümü ilk kez bu kitapta yayımlanıyor. Koleksiyonda daha önce hiç kimsenin görmediği el yazmaları, nota defterleri, belge, mektup ve fotoğraflar var. Bu kitapta ise koskoca buzdağının sadece görünen bir kısmı. Kitapta hangi el yazmaları olduğuna gelince Nayi Osman Dede’nin nota defterini, Kevserî Mecmuası’nın ilk kez renklisini burada görüyoruz. Daha önce yayımlanan siyah beyaz mikrofilmde bir sürü detay görülmüyordu. Kavl-i Itrî diye geçen güfteler üzerine bir yazma var, daha önce bilinmeyen, hiç görülmemiş. Bu yazma da çok ilgi çekici. Süleyman Çelebi’nin Mevlîd-i Şerîf, İbni Sînâ’nın Kitâbü’ş- Şifâ, Abdülkadir-i Merâgî’ye ait Câmi’ü’l- Elhân Tercümesi, Ahmed oğlu Şükrullah Risâle min İlmi’l- Edvâr, Kâşânî’ye ait Kenzu’t- Tuhaf musikiye ilgi duyanların muhakkak ilgisini cezbedecek yazmalar.

BİLİMSEL BİR ZEMİN

Rauf Yekta Bey’in arşivi 83 yıldır ailesi tarafından çok iyi muhafaza ediliyor. Arşivin büyük bir bölümü 26 sandıkta küçük torun Cem Yektay’ın evinde bulunuyor. En nadir yazmalar ise bankada özel bir kasada tutuluyor. Nilgün Doğrusöz ve ekibi, Rauf Yekta Bey’in Musiki Antikaları’nı sadece bir katalog gibi değil müzik bilimcisinin de işine yarasın diye titizlikle çalışmış. Kitap içinde gerçek bir hazineyi barındırıyor. Birinci bölümde el koleksiyondan seçilip tanıtılan 51 adet el yazması mevcut. Bu yazmaların büyük bir bölümü müzik teorisi hakkında. Burada bulunan el yazmaların Rauf Yekta Bey’in Türk musikisi nazariyatını bilimsel bir zemine oturtabilmek gayretinin ürünü olduğunu söylemek yanlış olmaz.

ZOR YILLAR

Dârü’l-Elhân’a Armağan’a gelelim. Ama önce Dârü’l-Elhân hakkında birtakım bilgiler versek yeridir. ‘Nağmeler evi’ anlamına gelen Dârü’l-Elhân Osmanlı devletinin ilk resmi müzik okulu olarak 1917 yılında İstanbul’da kurulduğunda amacı müzik sanatının bilimsel bir yolla eğitim ve öğretimi, eski Türk bestecilerine ait klasik eserlerin yayımlanması ve yeniden tanıtılarak canlandırılması olarak özetleniyor. Sanatkar ve öğretmen yetiştirmek için burada dört yıllık sanat eğitimi veriliyor. Ancak Birinci Dünya Savaşı’nın olumsuzluklarından en çok bu kurum etkileniyor. Nihayetinde 1926’da Darülelhan’da Türk müziği eğitimi bölümü kaldırılıyor. Darülelhan hocalarından oluşan Türk Musikisi İcra Heyeti ve Türk Musikisi Tespit ve Tasnif Heyeti çalışmalarına İstanbul Belediye Konservatuvarı adı altında devam ediyor. Başkanlığını Rauf Yekta Bey’in yaptığı heyette İsmail Hakkı Bey, Hafız Ahmet Efendi (Irsoy), Ali Rifat Çağatay görev alıyor. Heyete 1933’te Suphi Ezgi, 1935’te Mesud Cemil, Dürri Turan, Sadeddin Heper, Nuri Halil Poyraz gibi önemli isimler dahil oluyor. Heyet 1943’te Hafız Ahmet Irsoy’un vefatına kadar faaliyet gösteriyor.

UFUK AÇICI MAKALELER

Geçtiğimiz yıl Mart ayında Ankara’da musiki tarihi hafızamızın biraz olsun tazelenmesi adına son yüz yılın değerlendirmesini yapmak, bundan sonrası için musikimiz adına hep birlikte yol haritası çıkarmak amacıyla onlarca akademisyen, sanatçı, musikişinas, bürokrat ve öğrencilerin katılımıyla ‘Dârü’l-Elhân’dan Günümüze Türk Müziği Çalıştayı’ düzenlenmişti. Dârü’l-Elhân’a Armağan’ı bu çalıştayın somut bir meyvesi olarak düşünebiliriz. Kitapta çalıştayda yer alan birbirinden değerli sanatçı ve akademisyenlerin ufuk açıcı makaleleri yer alıyor. Bu metinler Dârü’l-Elhân’ı yeniden okuyup anlamamızı ve musiki geleceğimize dair yeni ufuklar açmamızı sağlıyor.

Kitapta Ruhi Ayangil, ‘Dârü’l-Elhân’dan Günümüze Müzik Hafızamız’, Nilgün Doğrusöz ‘Himayeden Yoksun Alaturka Musiki ve İlm-i Musikide Teşebbüsler: Rauf Yekta ve Ali Rifat Beyler’, Erhan Özden ‘Bilimeyen Dârü’l-Rlhân’, Süleyman Erguner ‘100 Yıl Sonra Dârü’l-Elhân’a Bir Nazar’, M. Hakan Cevher ‘Dârü’l-Elhân ve Sonrası, Oya Levendoğlu Öner ‘Dârü’l-Elhân’dan Günümüze Nağmelerin Evleri: Bir Medeniyet Serüveni’, Fazlı Arslan ‘Gelenek ve Modernlik Arasında Musa Süreyya Bey, Cenk Güray ‘Dârü’l-Elhân’dan Yurttan Sesler’e: Türk Halk Müziği Derlemelerine Yansıyan Makam Algısına Bir Bakış’ ve Recep Uslu ‘Bestekar III. Selim’e Yapılan Darbeden Dârü’l-Elhân’a Türk Musikisi Algısında Değer Değişimi’ başlıklı makaleler yer alıyor.


Yeni Şafak Kitap, 10.11.2018